Can Dostum Hasta, Ya Ben Neler Yaşıyorum?

Gülden UMURTAK

Uzm .Psikolog Psikoonkolog

Evimizde beslediğimiz hayvanlarımız bizim dostlarımız ve ailemizin birer üyesidir. Hayvanımızın hastalığı veya ölümü bazen sinsi sessiz, bazen aniden geliverir, bazen de geleceğini daha baştan bütün çıplaklığı ile göstererek veya gelişinin bir kurtuluş olacağını düşündürerek gelir. Eğer dostumuzun tanıdığı, yaşadığı ve sevdiği çevrede yaşamını sonlandırmasına izin verilirse bu bizler için daha kolay, daha az travmatik olur. Veteriner hekim, dostumuzun hastalığını, ölüme yakınlığını söyleme ve söylememe arasında bir ikilem yaşamadan bunu hayvan sahibi ile nasıl paylaşacağını planlamalıdır. Petin durumu ile ilgili tanı konulduktan sonraki aşamada artık veteriner, hastasını ve hasta sahibini yalnız bırakmayacağı konusunda onlara güvence vermelidir. Veteriner, hasta ve sahibi üçlüsü arasında da çok güçlü bir bağ kurulur. Dostumuzun yaşamını uzatmak mümkün olmasa da, geriye kalan yaşamını acı ve ağrıdan uzak, kaliteli geçirmesini sağlamak ayrıca sahibini desteklemek gerekmektedir. Hasta sahibi ne kadar güçlü, gerçekçi olursa olsun petinin yaşamının sınırlarını belirlemek çok yıkıcıdır.


Alınan Haber Sonrasında Gösterilen Tepkiler, Yaşanılan Duygu Geçişleri

Birinci Evre; Yadsıma ve Yalıtlanma

Petinin ölümcül hastalığı olduğunu ya da ölüme çok yaklaştığını öğrendiğinde ailenin ilk tepkisi, geçici bir şok durumudur ve sonra bu şoktan yavaş yavaş sıyrılınır. Sahibin ilk uyuşukluk hissi yok olmaya başlayıp kendisini toparladığında yanıtı genellikle: “Bu bana, benim can dostuma olamaz, bu doğru değildir ”, “Hayır, bu bizim; benim ve dostumun başına gelemez” olur. Tanının kaygısıyla yadsınması sadece gerçeği öğrendikten sonra değil, sonradan da ara ara ortaya çıkmaktadır. Bu yadsıma hasta dostları ile uzun süre birlikte yaşamak zorunda olanların yaşadıkları sağlıklı bir psikolojik savunma yöntemidir. Yadsıma genellikle geçici bir savunmadır ve kısa süre sonra bunun yerini kısmi kabullenme alır.


İkinci Evre; Öfke

“Hayır, bu doğru değil! bizim; benim ve dostumun başına gelmiş olamaz” ın ardından “Evet, bu doğru.. bizim ve dostumun başına gelmiş. Birlikte yaşayacağımız bir süreç.” gibi ifadeler gelir. Gerçeği kabullenmeye başlarken öfke, kırgınlık ve içerleme duyguları ağırlık kazanır. Bu dönemde öfke her yöne ve çevreye, zaman zaman kontrolsüz bir şekilde, rastgele yansıtılır.Bu dönemde unutulmama ve dostun hastalığına çözüm bulunma çabası içindeyken ses yükselir; bu hassas konuda herkesin ilgi göstermesi, çözüm üretmesi beklenir.Sıkıntısına ve duygularına saygı duyulan, anlaşılan, ilgi gösterilen ve zaman ayrılan bir pet sahibi kısa sürede sesini alçaltacak, öfke ve sınırsız beklentilerini azaltacaktır. Kendisinin ve dostunun değerli olduğunu; peti ile ilgilenildiğini, yapılabilecek her şeyin yapıldığını kabullenecektir.Çevre bunları kişisel olarak algıladığında, onların da tepkileri öfkeli hale gelecek ve ilişkiler tatsızlaşacaktır. Unutulmamalıdır ki, gösterilen öfkenin nedeni kişisel değildir, öfkenin hedef aldığı kişilerle ilgili pek az şey vardır...


Üçüncü Evre; Pazarlık

İlk dönemde üzücü gerçekle yüzleşmeye çalıştık, ikinci evrede insanlara, tanrıya öfkendik durum değişmedi; belki de kaçınılmaz olayı ertelemek için bir türlü anlaşma yapmaya çalışabiliriz. “Eğer bu acı durum bize bana ve dostuma yaşatılıyorsa bunu kabullenmeliyim, öfkemle ancak kendime, dostuma ve çevremdeki kişilere zarar verebilirim; sakin olursam belki de her şeyi iyilikle istersem, sabırlı olursam, daha olumlu davranılıp çare bulunabilinir.” Pazarlık genellikle gizli tutulur ve genellikle tanrı ile yapılır. Dışarıya yansıması kısa ve üstü kapalıdır.


Dördüncü Evre; Depresyon

Dostun ölümcül hastalığı veya yaşamın sonuna doğru yaklaşması yadsınamaz hale geldiğinde, belirtiler daha arttığında veya güçsüzlüğü arttığında yadsıma, öfke ve pazarlığın yerini büyük bir kayıp duygusu alır. Dost artık eskisi gibi değildir, tüm fonksiyonları geri gitmeye başlamıştır. Bu arada sahibin keder ve suçluluk duygusu artmıştır. Bazı kişiler yaşadıkları bu depresif ruh halinin nedenini bulmakta ve buna eşlik eden gerçek dışı suçluluk ve utanç duygularını ortadan kaldırmakta zorlanmaz. Yaklaşan kaybın verdiği endişe nedeniyle depresyon ortaya çıkar. Bu dönem çevremizdeki kişilerin tepkileri genellikle bizi neşelendirmeye yönelik olur. Karamsar ve ümitsiz olmamanız, güzel şeylerin olduğu; yerine başka bir dost edinebileceğiniz, onun kaybının yaşamın sonu olmadığı, bu güne kadar ona çok iyi baktığımız gibi şeyler sürekli söylenir.Bu söylemlerin nedeni genellikle uzun süre üzgün bir yüz görmeye dayanamamalarının bir ifadesidir.
  • Sevdiklerimizin, yakınlarımızın, hayvan dostlarımızı kaybedeceğimiz gerçeğine hazırlanarak kabullenmeyi kolaylaştırmak için depresyon bir araç olarak kullanıldığında, verilen güvenceler ve destekler önemsizdir.
  • Kişi her şeye iyi bakmaya yönlendirilmelidir ki bu yaklaşan ölümün düşünülmemesini sağlar.
  • Bu dönemde üzülmemesi söylenmemeli, çünkü hepimiz sevdiğimizi kaybettiğimizde tarifsiz üzülürüz.
  • Kişi çok sevdiği dostunu, hayvanını kaybetmek üzeredir, üzüntüsünü dile getirmesine izin verilirse ve bu desteklenirse sorunu, kaybı kabullenmesi kolay olur.

Beşinci Evre; Kabullenme

Eğer yeterli zaman geçtiyse, beklenmedik bir ayrılık söz konusu değilse, daha önceki evreler atlatıldıysa bu yaşanılanlarla ilgili kendisini ne çökkün ne kızgın ne de kırgın hissettiği bir evreye girer. Kendisi için büyük anlam taşıyan hayvan dostunu kaybedeceği için yasını tutmuş olacak, bir dereceye kadar sessiz bir beklentiyle gidecektir. Artık yaklaşan son düşünülür. Kabullenme evresi aslında mutlu bir dönem değildir, duygusal yoksunluk söz konusudur. Geleceği, sonu kabulleniş vardır. Yalnız kalınmak istenir. Dostunun sorununu anlatmak istemez, bundan hiç hoşlanmaz. Bu konudaki soruları çok kısa geçiştirir. Zamanın büyük bir kısmı dostla geçirilir.

Altıncı Evre; Ümit

Trajik bir haberle karşılaşıldığında yaşanılan evreler yukarıda kısaca anlatıldı ve bu son derece güç durumlarla başa çıkma yolları da ele alındı. Bu dönemlerin süreleri farklı olabilir, ya birbirini izler ya da bazen yan yana var olabilirler. Tüm bu evrelerde genellikle direnen tek şey ümittir. Veterinere duyulan güven sayesinde her zaman ümitler canlı tutulur, haber kötü de olsa ümit veren bu kişiye minnet duyulur. Hayvan sahibi tarafından, veterinerin sadece beklenmedik bir şeyin olabileceği, dostumuzun iyileşebileceği, beklenenden daha çok yaşayabilecekleri ümidini büyük bir ümitle paylaşması beklenir. Eğer pet sahibi ümitten söz etmiyorsa, bu genellikle ölümün çok yakın olduğun bilinmesinden kaynaklanır. Dostlarının hastalığının ölümcül olduğu, yaşlanarak yaşamının sonuna geldiği söylendikten sonra o saate kadar depresif duygular içinde olan hayvan sahiplerinin moralinin düzeldiği, yas hallerinin ortadan kalktığı görülecektir.

SOSYAL MEDYA
ADA VETERİNER POLİKLİNİĞİ Levent Mah. Sülün Sk. No:14 1. Levent - Beşiktaş / İstanbul Tel : 0212 324 67 32 Tel : 0212 324 67 33 Gsm: 0530 403 55 05 E-posta: [email protected] Web: www.adaveteriner.com 7/24 hizmetinizdeyiz
Bu site Neta Website altyapısı ile hazırlanmıştır.
Daha iyi hizmet sunabilmek için web sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Web sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş sayılırsınız.
WhatsApp Destek